
Darı, bulgur, pirinç, buğday ve arpa gibi tahılların kısaca su ile mayalanması sonucu ortaya çıkan ‘boza’, şimdi unutulmaya yüz tutmuş olsa da, özellikle Osmanlı döneminin en itibarlı içeceklerinden biriydi. Boza üretimi ve tüketimi ülkemizde hâlâ devam ederken, tarihte tüketildiği coğrafyalarda bugün neredeyse hiç üretilmiyor.
Tarımsal yaşama geçen insanlık ürettiği tahılları depolarda ve kilerlerde muhafaza ediyordu. Fakat tahılların doğru koşullarda muhafaza edilmemesinden dolayı çimlenmesi ve bu çimlenmiş tahıllarla üretilen yemeklerin soğuduktan sonra mayalanması, büyük olasılıkla bozanın ilk çıkış noktasını oluşturur. Bozayla ilgili diğer bir teori de ekmek mayalanması esnasında da ortaya çıktığına yönelik.
Tarımsal yaşama geçen insanlık ürettiği tahılları depolarda ve kilerlerde muhafaza ediyordu. Fakat tahılların doğru koşullarda muhafaza edilmemesinden dolayı çimlenmesi ve bu çimlenmiş tahıllarla üretilen yemeklerin soğuduktan sonra mayalanması, büyük olasılıkla bozanın ilk çıkış noktasını oluşturur. Bozayla ilgili diğer bir teori de ekmek mayalanması esnasında da ortaya çıktığına yönelik.
BOZACILARIN İTİBARI
Kimi tarihçilere göre 8–9 bin yıllık bir geçmişi olduğu söylenen mayalanmış tahıl içecekleri Çin’den Kafkasya’ya, Orta Doğu, Anadolu, Doğu Avrupa’ya kadar birçok coğrafyada farklı isimlerle keyifle tüketilmekteydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun en gözde içeceği olan bozanın satıldığı ve içildiği dükkânlara ‘bozahane’ adı verilirdi.
BOZAYA EŞLİK EDENLER
Osmanlı döneminde seyyar bozacılar, bozanın yanında simit veya gevrek satıyorlardı. Boza, o zamanlar tarçının yanı sıra zencefil, kakule, karanfil, Hindistan cevizi, bal ve pekmez eşliğinde içiliyordu. Günümüzde ise sadece tarçın ile tüketiliyor.
Seyyar bozacılar, 15 – 20 yıl öncesine kadar soğuk gecelerde, sokak sokak avazı çıktığı kadar bağırarak manilerle boza satarlardı. Fakat giderek ahşap konakların yerini alan yüksek ve ısıcamlı pencerelerle donatılmış binalara manilerini ulaştıramayan seyyar bozacılar kayboldu. 300 bozahane sayısı bugün belki 3’e düştü. Fakat binlerce yıllık bu içecek mutfak kültürümüzde yaşıyor.
Belki de artık sadece içecek olarak tüketmek değil, bozadan yeni tatlar da üretmek gerekli. Bu nedenle yetenekli bir aşçı olan Savaş Aydemir’in boza tatlısını sizler için tattık. Gerçekten muhteşem lezzetli bu tatlının tarifini sayfalarımızda bulabilirsiniz.
Asırlar boyu hayatımızda derinlemesine yer alan bozayı tek bir makalede anlatmak mümkün değil. Ahmet Nezihi Turan’ın hazırladığı ‘Acısıyla Tatlısıyla Boza’ adlı kitapta bozaya dair tüm bilgiler derinlemesine bulunuyor.
LEBLEBİ HELVASI
Malzemeler:
200 gr leblebi unu
200 gr tereyağı
200 gr toz seker
400 gr su
Yapılışı:
(Un helvası gibi yapılır) Bir kapta tereyağı eritilip leblebi unu kavrulur. 5–6 dakika kavrulduktan sonra şeker ve su ilave edilir. Bir kaç dakika pişirildikten sonra hazır olur.
BOZA TATLISI
Malzemeler:
Boza köpüğü, 500 gr boza, 100 gr krema
Yapılışı:
Boza ve krema önce çukur bir kabın içinde 5-10 dk. kadar çırpılarak inceltilir. Ardından içi boş küçük bir metal tüpe ya da temiz bir kâğıttan elde edebileceğiniz külâh biçimindeki aparata sıvı kıvamındaki malzeme alınır. Çukursu bir kurabiyenin ya da fırınlanmış şekerli hamurun üzerinde gezdirilen malzeme, isteğe göre ahududu ya da çikolata sos ile lezzetlendirilir.